Rengarenk Hindistan

Hindistan'a gitmeye karar verdiğimde, ne ile karşılaşacağımdan tam anlamı ile bihaberdim. Çünkü hayalimde, beni, ruhsal dinginliğe ulaşacağım bir Hindistan ve tüm tasalarımı kutsal sularına bırakıp, memleketime arınmış döneceğim bir Ganj Nehri bekliyordu. Hesapta, rengarenk kumaşlar alacak, yoga türevi aktivitelerde hep kahkahalarıyla grubun ahengini bozan ben değilmişim gibi, bol bol meditasyon yapacaktım. Hal böyle olunca, sıcak bir Eylül sabahı, mineral taşlı kolyeleri ile üzerlerinden spiritüellik akan 50 yaş üstü tur arkadaşlarımız ile, ilk durak Yeni Delhi'ye gerçekleştireceğimiz seyahat için havaalanındaydık.

Jaipur

Şehre araç ile Yeni Delhi'den ulaşıyorsunuz. Jaipur, diğer adıyla Pembe Şehir, çok ama çok kalabalık. Aslında, Hindistan’ın tamamı öyle. Yolda sürekli birileriyle çarpışıyor, mütemadiyen eşyalarınıza sahip olma ihtiyacı hissediyorsunuz. Yollarda cadde kenarlarına tuvalet ihtiyaçlarını gideren insanlar görmek mümkün. Öyle ki, bunu meşrulaştırıp, kenarlara umumi tuvaletler inşa etmişler. Aslında inşa demek doğru olmaz, çünkü ortada bir kabin falan yok. Sadece gider şeklinde deliklerin üzerine oturup ihtiyaç gideriyorlar. Herneyse..

Jaipur’a Pembe Şehir deniyor. Sebebi ise, bölgedeki pembe duvarlı binaların çokluğu. Gerçekten, caddelerdeki herşeyi sanki pembe bir filtreden bakıyormuş gibi görüyorsunuz. Jaipur’da yapılabilecek en keyifli aktivite, eğitimli fillerin sırtında, tepedeki Amber Kalesi’ne tırmanıp bolca fotoğraf çekmek. Fil’e binmek, kendiniz idare etmeseniz bile ata binmekten daha zor ve korkunç. Göründüğünden çok daha yüksekte hissettiriyor ve sürekli "ay arkadaki çarpacak", "ay biz öndekine çarpacağız" gerilimi yaşıyorsunuz. Ama çarpılmıyor, korkmayın.

*Hindistan'daki diğer şehirlere dair seyahat notlarına göz atmak için, harita üzerinde ilgili şehrin üzerine tıklayabilirsiniz!

#jaipur